MÖ. 186 Roma'da Eski Kült Yasaklandı - MÖ. 182 II. Prusias Kral Oldu
- Zerrin Avan
- 12 Oca
- 5 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 24 Oca
Yazan: Zerrin Avan
Bitinya Krallığı, I. Prusias’ın (MÖ. 228–182) hükümdarlığı döneminde en geniş sınırlarına ulaştı. I.Prusias’ın MÖ. 182 yılında ölümü üzerine, krallığın yönetimi oğlu II. Prusias’a geçti. II. Prusias, MÖ 182–149 yılları arasında tahtta kalarak krallığın idaresini üstlendi. Bu dönemde Bitinya, bölgesel güç dengelerinde önemli bir rol oynadı ve hanedanlık, siyasi varlığını sürdürdü.

Bitinya Krallığı - Prusias ad Hypium
I. Prusias (MÖ. 228–182)
II. Prusias, (MÖ 182–149)
Roma’da Baküs (Bacchus/Dionysos) Kültünün Yükselişi ve Yasaklanması
MÖ 2. yüzyılın başları
MÖ 2.yüzyılın başlarında Roma’da, eski bir kült olan şarap tanrısı Bacchus, yeniden popülerlik kazanmaya başladı. Bacchus kültü, kısa sürede geniş bir katılım görmüş ve hem kadınların hem de erkeklerin bir arada yer aldığı ayinlerle yaygınlaşmıştır. Bu ayinlerde cinsellik teması ön plana çıkmış, toplumsal normlar ve dini yasaklar göz ardı edilmiştir. Ayinlerin kontrol edilemez bir hal alması üzerine, Roma Senatosu, kamu düzenini koruma amacıyla Bacchus ayinlerini yasadışı ilan etmiştir.
MÖ. 186’da Bacchus Tapınma Törenlerinin Yasaklanması ve Yasal Düzenlemeler
MÖ. 186 yılında, Roma’da yeni kabul edilen Bacchus kültüne yönelik tutkulu tapınma törenleri sırasında binlerce Romalı yakalanmış ve bu durum kamu düzeni ile ahlaki değerler açısından ciddi bir tehdit olarak görülmüştür. Bacchus ritüellerinin artan yaygınlığı ve içerdikleri aşırılıklar nedeniyle Roma Senatosu, bu törenleri yasadışı ilan etmiştir. Ancak, bireysel olarak bu kültü uygulamak isteyen vatandaşlara belirli koşullar altında izin verilmiştir. Tapınma izni, yalnızca şehrin yargıcına başvurulması ve Senato onayı alınması durumunda geçerli oluyordu. Ayrıca, ritüellere katılanların sayısı beş kişiyi geçmeyecek şekilde sınırlandırılmıştır. Bu düzenleme, Roma’da kamu düzenini koruma amacı taşıyan önemli bir yasal müdahale olarak kabul edilmektedir.(1)
Bacchanalia
Bacchanalia Roma’nın MÖ. 496 yılında yaşadığı kıtlık sonucu sibyllia kitaplarına danışılarak Roma’ya getirdikleri kutsal üçlüden tanrı Bacchus (Yunanca Dionysos) adına yapılan ayin ve bayramlardır. Yunanca orgia. İçkili tören/ eğlence, sonraları cinayetler, çocuk tecavüzleri gibi olaylar nedeniyle MÖ. 186 yılında Senato, törenleri yasakladı.(2)
Bahsi geçen Sibyllia Kitapları, antik Yunan ve Roma mitolojisinde önemli kehanet metinlerini ifade eder. Bu kitapların içeriği, mitolojik “Sibyller” (kahin kadınlar) tarafından yazıldığına inanılan şiirsel kehanetlerden oluşur. Antik dünyada birçok Sibyl bulunduğuna inanılırdı. Bunlardan en ünlüleri, Delphi, Kumae, Erythrae ve Troya Sibylleridir. Edebiyatta ve sanatta, özellikle Vergilius’un “Aeneis” destanında Sibyl figürü önemli bir rol oynar.
Bahsi geçen kutsal üçlü ise, üç önemli Yunan tanrısının Roma panteonundaki versiyonlarıdır. Demeter, Dionysos ve Persephone. Roma’ya Yunan dünyasından Ceres (Demeter), Liber (Dionysos) ve Libera (Persephone)’nın kültü getirilmiştir. Bu tanrılar, bereketin ve toprağın yeniden canlanmasını sağlamak amacıyla özellikle önemli görülmüştür.
Pompeii’de Bacchus Ayinlerinin Sanatsal Temsili ve Gizemler Villası
Roma toplumunda Bacchus ayinleri
Roma toplumunda Bacchus ayinleri, yalnızca dini bir ritüel olarak değil, aynı zamanda sanatsal bir tema olarak da önemli bir yer edinmiştir. Romalılar, bu ayinleri evlerinin duvarlarında, kullandıkları vazolar ve çeşitli dekoratif eşyalar üzerinde betimlemişlerdir. Bacchus kültünün sanatsal yansımalarının en iyi örneklerinden biri, Pompeii’deki “Gizemler Villası” olarak adlandırılan yapının fresklerinde görülmektedir. Bu freskler, dönemin toplumsal ve dini hayatına ilişkin önemli bilgiler sunmakla birlikte, Roma sanatında mistik ve ritüel temaların ne denli etkili olduğunu göstermektedir.

Bu freskler, Dionysos (Roma’daki adı Bacchus) ile ilişkilendirilen gizem ayinlerini betimlemektedir. Fresklerde görülen sahnelerde, genç bir kadının Dionysos kültüne giriş ritüeli tasvir edilmektedir. Sahne sıralaması, tanrıya adanma sürecini sembolize eden mistik bir törenin adımlarını yansıtır. Katılımcıların dans ettiği, şarap içtiği ve trans haline geçtiği ritüeller resmedilmiştir. Freskte yer alan figürlerden biri, orta kısımda oturan ve sırtı dönük olan bir kadındır. Bu figür, ritüelin önemli bir katılımcısı veya adayı olarak değerlendirilebilir. Yanında yer alan figürler ise ritüele yardımcı olan veya rehberlik eden bireylerdir. Freskin sağ tarafında, lir çalan veya bir çalgı tutan bir figür yer almakta olup, bu durum ritüelin müzik eşliğinde gerçekleştiğini göstermektedir. Freskteki figürlerin kıyafetleri dönemin giyim tarzını yansıtmaktadır; özellikle uzun tunikler ve şallar, sosyal statüyü ve ritüelin resmi niteliğini vurgulamaktadır. Sahnenin arka planı kırmızı renkte olup, Roma dönemi fresklerinde sıkça kullanılan “Pompeii kırmızısı” adı verilen karakteristik renkle dikkat çekmektedir.
Bacchus ve Kibele Ritüellerinin Benzer Ekstatik Unsurları: İnanç ve Kimlik Dönüşümü
Dionysos (Bacchus/Bakkhos) ritüellerinde uygulanan yöntem, Anadolu’nun ana tanrıçası Kibele (Cybele) kültüne hizmet eden Koribant rahiplerinin uygulamalarıyla benzerlik göstermektedir. Her iki ritüel de ekstatik (kendinden geçirici) deneyimlere dayanmakta olup, katılımcılarda trans benzeri bir durum yaratmayı amaçlamaktaydı. Kibele rahiplerinin kendilerini hadım ettikleri sırada yaşadıkları histeri haline benzer biçimde, Bacchus ritüellerinde de katılımcılar, tanrı tarafından ele geçirildiklerine inanarak kendilerini “Bakhoi” ya da “Bakhai” olarak adlandırırlardı. Bu durumda, ritüele katılan kişiler tüm toplumsal ve ahlaki sınırlamalardan kurtulduklarını düşünür ve tanrısal bir kimliğe bürünürlerdi.
Bacchus ayinleri ile Kibele rahiplerinin ritüelleri, insanın inanç yoluyla kimliğini nasıl dönüştürebileceğinin çarpıcı örnekleridir. Katılımcılar, ritüel süresince, olmak istedikleri varlık haline geldiklerine kesin bir inanç beslerlerdi. Bu tür inanç ve kimlik dönüşümü örnekleri, ilerleyen dönemlerde farklı dini deneyimlerle devam etmiş ve bazı bireylerin tanrıyı gördüklerine veya tanrısal bir varlıkla birleşip tanrı katına çıktıklarına inanmasına yol açmıştır.
Pompeii
Antik Roma Kenti
Pompeii (İtalyanca: Pompei), İtalya’nın güneyinde, Napoli şehrinin yakınında yer alan, antik Roma dönemine ait önemli bir kenttir. Pompeii, MÖ. 6. yüzyılda kurulmuş olup Roma İmparatorluğu döneminde oldukça gelişmiş bir ticaret, tarım ve kültür merkezi haline gelmiştir. Kent, MS 79 yılında Vezüv Yanardağı’nın patlaması sonucu lav ve kül tabakası altında kalarak yok olmuştur.
Kent, neredeyse bozulmadan korunmuş ve 18. yüzyılda başlayan kazılarla gün yüzüne çıkarılmıştır. Kazılar, Roma döneminin gündelik yaşamı, sanatı, mimarisi ve sosyal yapısı hakkında önemli bilgiler sunmaktadır. Pompeii’deki evler, tapınaklar, tiyatrolar ve özellikle fresklerle süslü duvarlar, dönemin sanat anlayışını ve kültürel zenginliğini gözler önüne sermektedir. Gizemler Villası gibi yapılar, özellikle Bacchus ayinleri gibi mistik ritüellere dair önemli sanatsal sahneler barındırmaktadır.
Pompeii bugün UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer almakta ve dünyanın en önemli arkeolojik alanlarından biri olarak kabul edilmektedir.
Gizemler Villası (Villa dei Misteri)
Gizemler Villası (Villa dei Misteri), İtalya’nın Pompeii antik kentinde yer alan ve freskleriyle ünlü bir Roma villasıdır. MS 79 yılında Vezüv Yanardağı’nın patlamasıyla kül altında kalmış ve 20. yüzyıl başlarında yapılan kazılarla ortaya çıkarılmıştır. Villa, Pompeii’nin kuzeybatısında, kentin dışında yer alır ve görkemli yapısıyla Roma aristokrasisinin yaşam tarzına dair önemli bilgiler sunar.
Gizemler Villası, geniş odaları, iç avlusu (atrium) ve bahçesiyle tipik bir Roma kırsal villasıdır. Villa, hem bir tarım alanının yönetim merkezi hem de bir dinlenme ve eğlence yeri olarak işlev görmüştür. Villanın adı, iç mekanlarını süsleyen fresklerden kaynaklanmaktadır.
Freskler ve Gizem Kültü
Villanın en dikkat çekici özelliği, “Gizemler Odası” olarak adlandırılan büyük bir salonda yer alan fresklerdir. Bu freskler, Dionysos (Roma’daki adı Bacchus) ile ilişkilendirilen gizem ayinlerini betimlemektedir. Fresklerde görülen sahnelerde, genç bir kadının Dionysos kültüne giriş ritüeli tasvir edilmektedir. Sahne sıralaması, tanrıya adanma sürecini sembolize eden mistik bir törenin adımlarını yansıtır. Katılımcıların dans ettiği, şarap içtiği ve trans haline geçtiği ritüeller resmedilmiştir.
Bu freskler, Roma dönemi gizem dinleriyle ilgili bilinen en iyi sanatsal örneklerden biri olarak kabul edilir. Gizemler Villası’nın freskleri, dönemin dini ritüellerine, sanat anlayışına ve toplumsal yapısına dair benzersiz bir belge niteliği taşımaktadır.
Gizemler Villası, Roma döneminde gizem dinlerinin nasıl uygulandığına dair somut kanıtlar sunar. Dionysos kültü gibi gizem dinleri, bireyin tanrı ile mistik bir birliktelik yaşadığı ritüellerle bilinir ve bu tür ayinler genellikle halka kapalı özel gruplar tarafından gerçekleştirilirdi. Villanın freskleri, bu ritüellerin simgesel ve dramatik yönlerini ortaya koyar.
Günümüzde, Pompeii’nin en çok ziyaret edilen yapılarından biri olup, antik Roma’nın dini ve sanatsal zenginliğini gözler önüne sermesi nedeniyle büyük bir öneme sahiptir.
Yazan: Zerrin Avan
Kaynak:
1 - Reginald H. Barrow, Romalılar, s.86
2 - Fustel de Coulanges - Yunan’dan Roma’ya Kadar Tapınma Hukuk ve Kurumlar, s.92
Comments